13 Mayıs 2011 Cuma

FITRAT GERÇEĞİ ve İNSANDAKİ AŞINMA

“Sen batıl olan her şeyden uzaklaşarak yüzünü kararlı bir şekilde hak olan dine çevir ve Al­lah'ın insan benliğine nakşettiği fıtrata uygun davran ki, Allah'ın yarattığında bir bozulma ve çürümeye meydan verilmesin...” [1]

Her şeyi yaratan, yaratıklarına uygun şekiller verip onları yaratılış amacına göre planlayan Allah'tır. [2] Allah, insanları, İs­lam fıtratı üzere yaratmıştır. İslam, fıtrat ve insanlık dinidir; onun insan yaratılışına ve hayatına aykırı düşen bir yanı yoktur. Sahih inanç ve sağlıklı gidişat da, bu dine hanif olarak bağlan­maktır. [3] İslam, fıtratı geliştiren ve insandaki aşınmayı gideren tek doğru dindir. İnsanların darda kalıp fıtratlarındaki aşınmayı fark edince Allah'a yönelmeleri, kurtuluşu sadece O'ndan iste­meleri, [4] batıl din olgularının insanın ihtiyacına cevap vereme­diklerini gösterir. Bundan da anlaşılıyor ki insanların fıtri dini İslam'dır; onların başka dinlere yönelmeleri ise, fıtrattan ve İs­lam'dan sapmadır. [5]


Fıtrat Nedir?



Fıtrat, sözlükte yarmak, yaratmak ve icad etmek gibi anlam­lara gelen f t r kökünden türemiş bir isimdir. Bu kavram, varlık türlerinin temel yapısını, karakterini ve henüz dış tesirlerden et­kilenmemiş olan ilk durumlarını belirtir. [6] Her insanda bulunan Allah'ı tanıma yeteneği ve hakkı benimseme eğilimi fıtrattır. [7]

Ayrıca bu kelime "İslam, iman ikrarı ve misak" olarak da yo­rumlanmıştır. [8]


Işık Kaynağı



Fıtrat gerçeğini iyi tespit etmek için, bu kavrama açıklık ge­tiren ayet ve hadislere bakmak gerekir. F t r kökü, çeşitli kulla­nım bîçimleriyle Kur’an'da 20 kez geçer. [9] Ancak anılan kökün "fıtrat" şekli sadece bir ayette yer alır. [10] Bu ayette Yüce Allah şöyle buyurur:

“Sen batıl olan her şeyden uzaklaşarak yüzünü kararlı bir şekilde hak olan dine çevir ve Allah'ın insan bünye­sine nakşettiği fıtrata uygun davran ki, Allah'ın yarattığında bir bozulma ve çürümeye meydan verilmesin; bu sahih bir dinin gayesidir, ama insan onu bilmez. [11] Bu ayet, fıtrat olumsuz et­kenlerden korunduğu sürece, her ferdin tevhid liyakati üzere gelişeceği; ancak fıtratullaha karşıt ve onunla çatışan bir ortam­da, fıtratın bozulmaya ve aşınmaya maruz kalacağı mesajını vermektedir. [12]

Hz. Peygamber de, fıtratla ilgili bir hadisinde şöyle buyur­muştur:

"Her doğan çocuk, fıtrat üzere doğar. Sonra annesi ile babası onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecusiyapar.” [13] Allah Elçi­si bu sözleriyle, fıtri eğilimin çeşitli etkenlere göre değişebile­ceğini belirtmiş; döneminin en iyi bilinen üç dini sistemini, fıt­rata karşıt bir konumda göstererek İslam dışı değerlerden uzak durulması gerektiğine dikkat çekmiştir.

Demek ki fıtrat, yaratılış anında Allah'ın insana bahşettiği Yaratan'ını tanıma eğilimi ve ruh temizliğidir. Kişinin özgün yaratılışı ve insani kıvamıdır. O, insanı ilahi yaratılış çizgisinde tutan yönlendirici bir fonksiyona sahip olduğundan, insanlık te­razisinin ayarı ve mihenk taşıdır; yaratılıştan içimizde taşıdığı­mız bir "ışık kaynağı "dır. İşte bu özelliğinden dolayı fıtrat, engelleyici olumsuz faktörlerin bulunmadığı hallerde, yolumuzu aydınlatan bir iman ışığı olur. İnsan bu emsalsiz ışık kaynağı ile Allah'ı bulur, O'na yönelir ve en umulmadık anlarda yüce duyguların iklimine ulaşır. Şu halde insan, yeryüzünde gerçek mis­yonunu icra edebilmek için, muhtaç olduğu gücü fıtratından alabilecektir. Çünkü o, içinde doğduğu çevreden önce, evrensel ölçekli bir fıtrata sahiptir. Kur’an'da, çevresine rağmen fıtratına dönebilen insanların varlığından söz edilmesi, [14] bu tespiti doğrulamaktadır. [15]


Fıtrat Kaybının ve İnsandaki Aşınmanın Nedenleri



Fıtratın kendi yolunu bulmasını engelleyen ve insan şahsiye­tinde aşınma meydana getiren etkenlerin en önemlileri şunlar­dır:

a) Allah'a ortak (şirk) koşmak: Fıtratın doğru çizgide iler­lemesini engelleyen en tehlikeli etken şirktir. Şirk, fıtratı bozan öldürücü bir illettir. Bu yüzden Yüce Allah, fıtratın şirkle kirle­tilip yitirilmesini yasaklamıştır.[16] Gerçekten de şirk, fıtrat ve tevhidle çelişen bir sapıklıktır.

b)"Heva"ya uymak: Heva, insan benliğinin keyfiliği ter­cih edişi ve haksız arzulara olan aşırı düşkünlüğüdür. Hevaya uymak da, şeytanın düzenine bağlanıp onun arzusuna uygun bir hayatın izleyicisi olmaktır. Hevaya uyan kimse, İslam'ın ilke ve değerlerinden uzaklaştığı için fıtratını yozlaştırmış olur. Çünkü, Allah katında en büyük günah sayılan şirk ve inkâr tapınışının objesini, hevaya uymak oluşturur. [17]

c) Allah'ı unutmak: Fıtrat kaybının bir nedeni de Allah'ı unutmaktır. İnsandaki bozulma ve yozlaşma, Allah'ı unutmakla başlar. Bu durum insanı inanç alanının dışına iter ve kendi öz benliğinden uzaklaştırır. Kur’an'ın bildirilerinde, bu konuda ol­dukça dikkat çekici uyarılar vardır. “Allah'ı unuttukları için, Allah'ın da onlara öz benliklerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar, yoldan çıkmış olanların ta kendileridir.” [18] mealindeki ayet, bu uyarılardan sadece biridir. Allah'ı unutup gü­nahkâr bîr kul haline düşmenin odak noktasında, kalbin katılığı yer almaktadır. Bilindiği gibi kâinatın ekseni insan, insanın varlık ekseni de kalptir. O, bireysel ve toplumsal değişimlerin başlangıç noktasıdır. Bu yüzden her türlü sapma ve yabancı­laşma da ilk gelişimini kalpte gösterir. Kalp, kendi kendine bir kötülük kaynağı değildir; ama kötü davranış ve saplantılar, onu insanın kurtuluşunu tehdit eden bir merkez haline getirebilir. [19]

d) Yakın ve hakim çevrenin etkisinde kalmak: İnsan, Al­lah'a inanma eğilimi ile doğar. Ancak yakın ve hakim çevrenin olumsuz etkisi ile bu eğilim başka yönlere çevrilir. Bunun için Müslümanlar, hem İslami şahsiyetlerini, hem de kendi nesille­rini yakın ve hakim çevrenin olumsuz etkisinden korumalıdır­lar. Kur’an, insanı yozlaştıran etkenlerin ortadan kaldırılmasını hedefler ve fıtratı yeniden ihya etmek ister. [20]

[1] Rûm: 30/30
[2] Bkz. En'am 6/102: Zümer: 39/ 62; A’la: 87/1-3
[3] Bkz. Rûm: 30/30
[4] Bkz. Yûnus: 10/22 vb.
[5] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 190.
[6] Bkz. İbn Manzur. Lisani'l Arab, V, 55-59; M.İsmail İbrahim. Mu'cemu'l elfâzi ve’l a 'lami’l Kur'aniyye, s-402
[7] Bkz. İbn Manzur. age, V, 57
[8] Bkz. Kurtubi. el-Câmi li ahkâmi’l Kur'an, XII'. 25 vd. Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 190-191.
[9] Bkz. M. Fuad Abdulbaki. Mu'cemu’l müfehres. s.522-523
[10] Bkz. Rûm: 30/30
[11] Rûm: 30/30
[12] Bkz. Râzi. et-Tefsiru’l kebir, XXI', 120
[13] Bkz. Ahmet ez-Zebidi. Tecrid Tercemesi, IV. 529
[14] Bkz. Tahrîm: 66/11; Keh: 18/10-26; Yâsîn: 36/20-27 vb.
[15] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 191-192.
[16] Bkz. Rûm: 30/31
[17] Bkz. Câsiye: 45/23 vb.
[18] Haşr: 59/19
[19] Bkz. Âl-i İmrân: 3/8; Saf: 61/5 vb.
[20] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 192-193.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder