13 Mayıs 2011 Cuma

Ahlak Ağacının Toprağı Fıtrat - Filiz TAVUKÇU

DENEME
Ahlak Ağacının Toprağı Fıtrat
Filiz TAVUKÇU

Toprak ile fıtrat arasındaki muhteşem benzerlik insanı hayrete düşürür. İkisi de bünyesinde iyi ve kötü tohumları aynı anda barındırır. Kişi hangi tohum için çabalar hangisini sularsa özünde onu büyütür. Fakat kim ne kadar çabalarsa çabalasın ikisini birlikte büyütmek mümkün değildir. En verimli toprak bile boş bırakıldığında nasıl zararlı otların tarlası haline gelirse fıtrat da boşluğu kabul etmez. Allah'ın yarattığı herşeye nakşettiği bu öz başlıbaşına bir sonuç değil fakat harika sonuçlar için muazzam bir imkândır.

Fıtrat varoluşsal, vicdan sezgisel ve ahlak da işlevsel boyuttaki iyilik, güzellik, temizlik ve doğruluk arayışımızdır. Bir bakıma fıtri yapının vahyin cansuyuna kavuşmasıyla vicdan tohumu filizlenir, İlahi rahmetin sönmeyen güneşi ile giderek köklerini sağlamlaştırır ve dalları semaya uzanan bir ahlak ağacına dönüşür. Böyle bir ağacın vereceği meyve salih ameldir. Ahlakın her bir düsturu tıpkı bir bitkinin çekirdeği gibi bünyesinde vicdan tohumunun ve fıtrat toprağının kodlarını taşır. Böylece her bahar kendini yeniler. Onun içindir ki bir babanın evladına bırakacağı en hayırlı miras sağlam bir ahlaktır.
Fıtratın temsil ettiği temiz öz ile alakalı olarak toplumda yanlış değerlendirilen bir husus iç temizliğinin tek başına bütün sorumlulukları kaldırıp insanı cennete götürebileceği yanılgısıdır. Elbette ki temiz bir başlangıç ve sağlam bir temel din binasının olmazsa olmazıdır. Allah insana fıtratını tertemiz emanet etmiş fakat temiz kalmasını kişinin iradesi ile gerçekleşecek bazı şartlara bağlamıştır. Şeytanın her hususta başlangıç noktasını bitiş çizgisi gibi göstermesine karşı çok uyanık olmalıyız. Aksi halde yalnızca kendimizi kandırmış oluruz.
Fıtratın bir imkân olarak değerlendirilmesi Allah'ın verdiği sağlam temel üzerinde kulluk dediğimiz ibadet yapıtaşlarını Sünnetullah'a uygun biçimde yerleştirmek ve ahlak binasını inşa etmektir. Bu çalışmanın özü niyet emek ve duadır. Yapılanlar ister Allah ile kul ilişkisindeki gibi dikey düzlemde ister yaratılmışlar arasındaki gibi yatay düzlemde olsun mesafe katetmek için bir istikameti zorunlu kılar. Mümin için istikamet Hakikat, Hakikatin rehberi ise Kur'an ve Sünnettir.
Müminin fıtrat merkezli ve vahyin kılavuzluğunda gösterdiği her verimli çalışmanın sonucu güzel ahlaktır. Yaşadığı zaman, bulunduğu mekân ve sahip olduğu imkânlar ne olursa olsun helal dairesinde olmak kaydıyla ne işle meşgul olursa olsun sonuçta elde edeceği ürün iman ahlakıdır. Yine bu ahlak sebebiyledir ki ne çaba ne de elde edilenler asla bireysel olarak değerlendirilmez. Böyle bir çalışma salt başarı odaklı değildir. Ne dünyevi ne de uhrevi menfaatler için bırakın insanları eşyaya bile zulmetmez. Sünnetullahı ve fıtratını keşfetmeye çalışır. Allah'ın varlık için koyduğu yasaları tahrip etmenin adını icad koymaz.
Günümüzde fıtratın düşmanları her geçen gün yepyeni bir silahla temiz kalma çabasındaki hayatları tehdit etmektedir. Hız ve haz için sınır tanımadan bilinçlerinden vazgeçenler sadece günah işleyenleri değil tüm toplumu kuşatacak fitneleri davet etmektedirler. Oysa fıtrat modernlerin zannettiği kadar kolay kaybedilebilecek bir alt yapı değildir. İnsanı oluşturan bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal tüm hakikatler bunu doğrulamaktadır. İnsanlık tarihine nereden başlayayım? diyenlere kendinden başla diye haykıran dik duruşlu fıtrat âyetlerinin iki ayaklı tefsirleriyle doludur.
İşin aslı insanın fıtratı ile buluşması için büyük iç ve dış depremlere gerek yoktur. Bir aksakallının rüyanızda sizi uyarması, bir mehdinin gelmesi ya da bir hızırla buluşmanız şart değildir. Peki, ne yapmak lazım? Yeterince samimi ve bir o kadar da ciddi olmak lazım!
İnsana kendisinden bile yakın olan Allah kişinin varlık sorularını anlam arayışının sigortası olarak fıtratına yerleştirmiştir. Ergenlik süreci insan ömründe kişinin kendini okuma, anlama ve anlamlandırma süreci olarak bilinen irade emanetini üstlendiği dönemdir.
İnsanı Allah yaratmıştır. Öyleyse hiç Yaratan bilmez mi? İnsanın aciz olduğunu, cahil olduğunu, zalim olduğunu ve nefsinin ona neler fısıldadığını...
İşte bu yüzden fıtratını ona, okuyacak ergenliğe ulaştığında okuyacağı ilk âyet olarak lütfetmiştir.
İmdi sen varlığını her tür sapmadan uzaklaşarak tümüyle doğru ve asıl dine, Allah'ın insanlığın özüne yaratılıştan nakşettiği fıtrata çevir (ta ki) Allah'ın insanı üzerine yarattığı fıtrat ayeti tahrif edilmesin: işte değer (odaklı) gerçek Din'in amacı budur ve fakat insanların çoğu bilmiyorlar (Rum Sûresi /30).

HIZ VE HAZDA SINIR TANIMADAN BİLİNÇLERİNDEN VAZGEÇENLER TÜM TOPLUMU KUŞATACAK FİTNELERİ DAVET ETMEKTEDİR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder