7 Haziran 2013 Cuma

İYİLERDEN OLMAK İSLAM

Kalu belada Allah'ın varlığına Tüm insanlık olarak şahit olmamız hasebiyle. aslında var olan ALLAH (EL HALIK) inancı, tüm benliğimizde saklıdır.  Büyük korkular yaşadığımızda, inanan inanmayan hemen herkesin, Yüce bir Kudrete sığınma arzusunun, doğal bir refleks gibi ortaya çıkması, bundandır. Dünya'da iken bizlere verilen ömür kredisi bitmeden, bizlere qalu belada verilip, pasif olarak benliğimizde gizleneni bulmamız idrak etmemiz gerekiyor. Doğruyu, EN doğruyu öğrenebileceğimiz yegane kaynak olan Kur'an-ı Kerim gayrisi  kaynaklarda ya da Kur'an ile beraber, yardımcı, açıklayıcı statü verilen NAS kaynaklı kitaplarda hakikati bulabileceğini sanmak başlı başına bir A'FETtir. Dinini,  O'nun kelamıyla araştırıp, öğrenmemek ve   ALLAH’a HAKKI ile İMAN etmemenin, ahirette vereceği dehşet üstü pişmanlık, kişinin cehennem  alevleri harici  alevi olacaktır. Buna ister sabretsin ister etmesin kendisi için değişen hiç bir şey olmayacaktır.

İSLÂM DİN'i araştırıp özünün insanın yaratılışına EN UYGUN fıtrat(Din'i) olan Hanifliği Ibrahim'i bir tavır ile yaşamamak ve gereğini yerine getirmemek,  Din'i SADECE Allah'a has kılmaya (Tevhide) ters düşen davranışlarda bulunarak, pahasını ölüm ötesi yaşam şartlarında aciz/güçsüz/Mahzun kalmakla ödemek demektir!
Dünya hayatında SUNNETULLAH'a ters düşen davranışlarda bulunmak ise: Ferdi bazda; başarısızlık, ümitsizlik, rezil ve cahil kalmakla.......Toplumsal bazda ise: dahili ve harici düşmanlara karşı; İktisadi, Askeri ve Teknolojik bakımdan geri kalmışlık ve yarı bağımlı hale gelme......Harici saldırılarda ise kan, gözyaşı, açlık ve sefalete mahkum olmak demektir.
Allah'ın koyduğu yasalar(Sunnetullah) ki: (Deprem, tsunami, mevsimlerin oluşumu, çalışanın kazanması, ilim tahsil edenin etmeyene üstün oluşu, aklı ön planda tutanın üzerine güzellikler-dürtülerini ön planda tutanın veya aklını başkalarına ipotek bırakanların ya da atalarının izinden gidenlerin üzerine PİSLİĞİN yağması, yer çekimi, azalan verim kanunu, suyun kaldırma kuvveti ve sıfer dercede donması ve de hacminin genleşmesi....vs) Allah'ın SUNNETINE karşı davranışlarda bulananı bu yasalar inanan-inanmayan ayrımı yapmaksızın AYNI tepkiyi verir. İşte bu kısım BİZ islam ferdi olanların en anlayamadığı veya anlamak istemediği kısımdır.
Misal: Deprem kuşağında olan bir şehirde, ateist olan bir insan evini deprem şartlarına uygun, demirini, çimentosunu, uygun teknik ölçüsünce kullanıp yapsa....
Diğer yandan Allah'a iman etmiş, namazından, zekatından, orucundan....vs ödün vermeden günlük yaşamını sürdüren bir müslim....Ancak deprem kuşağında bulunduğuna aldırmaksızın; yapmış olduğu evinde, plandan/mühendislikten uzak, demir çimento oranına yapım tekniğine aldırış etmeden evini inşaa etmiş olsun.

8.0 aletsel büyüklükte bir deprem (Allah yasası/Sunnetullah) olsa, sonuç ne olur? Kimin evi başına yıkılır? Ne kadar iyi ve dürüst Müslim olur ise olsun.....Allah kimsenin hatırı için SUNNETİNDEN vazgeçmez ve YASASINDA değişiklik YAPMAZ!!! Diğer bir deyimle SUNNETULLAH'ı kendimize uydurmak yerine BİZler Sunnetullah'a uygun davranışlar içinde olmalıyız. Zaten aklı ön planda tutan Kur'an ehlline de yaraşan budur. Zaten açık seçik görmüyor muyuz gündelik yaşantımızda SUNNETULLAH'a uygun hareket eden MILLET ile uymayan MILLET arasındaki koca FARKI!!!
Atomu ilk parçalayan Allah Korkusu Taşıyan Aydın bir Müslim olsaydı........ Dünya çok daha güzel olmaz mıydı? Bir nesil öncesinde adamlar laboratuvarlarda bilimsel deneyler yaparken bizimkiler sadece tesbih çekti-salavat getirdi.......Oysa Allah'ı ZIKRetmeye Çalışmak ilim yapmaya engel miydi?

24/37 (Öyle) Adamlar ki; ne ticaret, ne de alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymaz; onlar kalplerin ve gözlerin allak bullak olacağı günden korkarlar.
 Ortadoğuda müslümanların üzerine Teknoloji ürünü füzeler yağdı/yağıyor....Gözyaşı, açlık, sefalet, kan ve ölüm var......NEDEN? Görünen müsebbip USA/ISRAİL (Allah Kahretsin onları)  Allah'a topluca dualar ediliyor......Kahrolası USA'nın zulmü bitsin diye........NEDEN bitmiyor? Bunları Müslüman toplumu olarak iyice idrak etmek lazım.                                                       
“İSLÂM”, şu veya bu topluluğun, veyahut da müslüman denen toplumların dininin adı değil, ALLAH'ımızın 16/123 nolu ayette Efendimiz Hz. Muhammed (SvS)'e  emrettiği HANIF ce iman etmenin adıdır.
16/123- Sonra sana: Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne tâbi ol !  o, hiç bir zaman müşriklerden olmadı, diye vahyettik.
 
Kutsal” kabul ettiğin tüm inançlarını; atalarından, hocalardan, imam ve hacılardan "İslam" diye öğrendiklerini ve özgür bilincini prangalara vuran şartlanmalarını bir kenara bırak.  Hür bir bilinç ve mahşeri bir vicdanla, aklını bloke edecek TÜM şartlanmalarına EUZU... diyerek, Rabb'inin Kelâmı Kur'an-ı Hakim'e bak.  Göreceksin ki "İslam" diye sana yutturulan, cahiliye Arap örfleri ve israiliyat yalanlarından arabesk/ucubik bir "din"....... Ve şahit olacaksın ki; Sana anlatılan Resul başka, Kur'anın anlattığı Resul başka, sana anlatılan namaz başka, Rabb'imizin anlattığı namaz başka, sana anlatılan cennet-cehennem başka, Kur'anın tasviri başka............ Ve HATTA sana anlatılan ilah başka, Kur'anın anlattığı ALLAH (C:C) ise, BAMBAŞKA ! 
Size Din'den bir şeyler anlatanlara söyleyeceğiniz ilk cümle  "Deliliniz Nedir? " sorusu olmalıdır.
28/75- Bütün ümmetlerden bir şahit çıkarır, "Haydin, kesin delilinizi getirin!" deriz. O zaman anlarlar ki, hakikat Allah'a aittir ve uydura geldikleri şeyler de kendilerinden ayrılıp kaybolmuşlardır.
......Ve ille de SORGULAMA, SORGULAMA VE SORGULAMA !!!  Araba, ev, televizyon, cep telefonu, bilgisayar...vs alırken dahi belki elli kez sorguluyoruz. "garanti BELGEsi var mı?....tapusu var mı?....vs. diye. Peki ölüm ötesi sonsuz yaşamımızı etkileyecek İMAN olgusunu da, bunlar kadar sorguladık mı? Bize din anlatanlar (anne, baba, dede, nine, imam, hoca, evvelkiler, atalar) peki bunlar bizlere ya yanlış anlatmışlarsa....?
2/170- Onlara; "Allah'ın indirdiklerine tabi olun" dendiğinde; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde gördüğümüz yola tabi oluruz" derler. Ya ataları hiçbir şeyi düşünemeyen, doğru yolu bulamamış kimseler idiyse yine mi öyle yapacaklar?
 
31/21- Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" dendiğinde; "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Ya şeytan, babalarını ALEV AZABIna çağırmışsa?
Evrenin her zerresi Semi ve Besar olan Allah'tan gizli değildir. O halde deve kuşu olmayı bırakıp, "Ahseni Takvim" üzere yaratılmış olmanın hakkını vermeye çalış. “ALLAH indindeki Din’in” hükümleri, farkında olunmasa da işler durumda ve kesintisiz yürümekte… Ve O, her LAHZA yeni bir yaratmadadır. Subhan olan Allah'ın şanı ne Yücedir. HAMD ancak Alemlerin Rabb'i olan Allah'a dır.


HANİF-AKHENETON (IV. AMENOFİS)
Akheneton'un ölümünden tam 3000 yıl sonra arkeologlar, Amarna kentini kazarlarken keşfedilen Akheneton, böylece gündeme gelmiş oldu. IV. Amenofis olarak da bilinen Akheneton, babasının ölümünden sonra tahta geçtiğinde henüz çok gençti. Ve kendisi, hangi sebepten/kaynaktan dolayı KESİN olarak bilinmez, monoteizmi (tek tanrılı inanç sistemi) benimsedi. Akla en yatkın sebep, o çağa en yakın (her zaman olduğu gibi hatırlatıcı/uyarıcı) gönderilmiş bir elçi/peygamberden kalma inanç sisteminin izleridir büyük ihtimalle.
 Tahta geçtikten yaklaşık 5 yıl kadar sonra, yaptığı öncelikli işlerden biri; halkı firavunların ra'nın (güneş tanrısının) oğlu olduklarına inandırmak için duvarlardaki ra ile firavunun annelerini cinsel ilişkide gösteren/anlatan hiyeroglifleri kazıtmak olmuştur. Bunun yerine "Akheneton olsa olsa Aton'un kulu ve köle(hizmetçi)sidir"  anlamına gelen hiyeroglifi yazdırtmıştır. Tabii sadece güneşi tanrı kabul ediyor gibi görünen firavun hanedanı aslında çok tanrılı bir inanç sistemine sahipti.
 Akheneton'un bu yaptıklarına ve inanç sistemine en çok karşı olanlar amon rahipleriydi kuşkusuz. Zaten Akheneton rahiplerin kendisini rahat bırakmayacağını bildiğinden,  Teb şehrinin 300 km. kadar kuzeyinde  Nil nehrinin doğu yakasında yeni bir tapınak/başkent yapma gereği duymuştu. Bu tahta geçişinin 6. yılına tekabül etmektedir ve o zaman kadar "Amenofis" olan ismini "Akheneton" olarak değişmiş ve yeni başkentine de aynı ismi vermişti. Akheneton'un ölümünden sonra tahta geçen, Tutankhamon, rahiplerin aşırı baskısına dayanamayarak, tapınak ve kurallar dahil her şeyiyle eski düzene geçilmiş/taşınılmıştır.
Kur'an dan biliyoruz ki; firavunlarla ilişkisi olan iki peygamber var:                                 
1. Hz. Yusuf (A.S)                                                 
2. Hz. Musa (A.S)
18. hanedandan 10. firavun olan Akheneton'un tahtta kaldığı tarih: İsa'dan Önce 3351-3340 yılları olduğuna göre; Hz Musa'dan önceki zamanda yaşadığı anlaşılıyor. Geriye kalıyor Hz. Yusuf (A.S) ve onun anlattığı inanç sisteminin izleri.
Akheneton hakkında 2 fikir daha var. 1. onun bir peygamber olduğu, 2. ise; Aynen Hz. İbrahim gibi TEK olan YARATICI'yı akıl yoluyla bulmuş olma ihtimali. Modern arkeolojinin en son(2004) verilerine göre (ki bir kısmını MP3 olarak dinleyebilirsiniz) Akheneton'un hayatına,  Kur'an verilerilerindeki elçiler ve kavimlerinin ilişkisi kıstas alınarak bakıldığında, elçi olduğuna dair delil/mantık çıkmıyor.
Hz. İbrahim gibi akıl yoluyla monoteizmi bulmuş olması da zayıf bir ihtimal bana göre. Eğer böyle olsa idi, Hz . İbrahim'den hatta Belkıs'ın tahtını 0,1saniyede Hz. Süleyman'a getiren (sadece ihtimalen ismi) Berhiya Bin âsaf 'dan bahseden Allah Teâlâ hazretleri, ondan da bahsederdi. Ayrıca her ne kadar güneşe tapıyorlar idiyseler de Hz İbrahim'in Hanif dininden kalan uygulamaları devam ettiriyorlardı. Yani: domuz etini haram diye yemiyorlar, sünnet oluyorlar, tapınaklara girmeden önce ellerini yüzlerini ve ayaklarını yıkıyorlar(abdest) ve cinsel ilişkiden sonra mutlaka yıkanıyorlardı (gusül abdesti (aslı taharettir aslında ama ayetler meallendirilirken orijinden çok uzaklaşıldığından halk bunun doğrusunu orijinalini bilmiyor maalesef. Abdest bölümü adı altında bunları anlatacağız inşaAllah) ) Bunların bu halini düşünür iken Efendimize Risalet gelmeden önceki Mekke'li müşrikleri hatırlamamak mümkün değil. Çünkü onlar da Allah'a şirk koşmalarına rağmen İbrahim (A.S) dan gelen birçok uygulamayı devam ettiriyorlardı. Tabii ki en doğrusunu Rabb'imiz bilir.

AKHENETON'UN YAZDIĞI ŞİİRLER:
                -1-
Tanrı uludur; birdir, tektir.
Ondan başkası yoktur.
Bir tanedir,
O'dur her varlığı yaratan
Bir ruhtur Tanrı, görünmeyen bir ruh...                                           
Ta başlangıçta vardı Tanrı,
Tek varlıktı o.
Hiç bir şey yokken o vardı.
Her şeyi o yarattı
Ezelden beri süregelen varlığı,
Ebediyete kadar sürecek,
Gizlidir Tanrı, kimse görmemiştir onu.
İnsanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman.
.             -2-
Göklerin ufkunda belirmen ne kadar güzeldir,
Ey! Hayatın temelinde yaşayan Aton,
Sen doğu göğünün ufkunda doğduğunda,
Tüm memleketi güzelliğinle doldurursun,
Uzaklaşsan da, ışınların dünya üzerindedir,
Ne kadar yüksek olursan ol,
Senin adımlarının izleri gündüzdür,
Sen, ışınlarını dağıttığın zaman,
Mısır'ın her iki ülkesi de bayram eder,
Hepsi uyanık ve ayaklarının üzerindedir,
Çünkü Sen, onları uyandırmışsındır,
Onlar tüm organlarını sende yıkarlar,
Ve kollarını kaldırıp, Sen'i şafakta selamlar,
Sonra tüm dünyada herkes kendi işini yapar,
Hayvanlar otlardan zevk alırlar,
Ağaçlar ve bitkiler çiçeklenirler,
Kuşlar, kanatları sana doğru ibadet edercesine kalkık,
Bataklıklarda uçarlar,
Sen üzerlerinde oldukça onlar yaşarlar,
Kadında çocuğu Sen yaratırsın,
Ananın karnında çocuğa Sen hayat verirsin,
Sen ana rahminde dahi çocuğu besleyensin,
Ne zaman civciv kabuğu içinde bağırsa,
Sen ona hayat vermek için nefes verirsin,
Ey Tanrım, Senin ne kadar çok eserlerin vardır,
Sen! Ebediyetin hakimi! Senin isteklerin hep iyidir,
Sen yaşamın ta kendisinin ve yaşam Sen'de yaşar,
Tanrım Sen yaşamsın ve yaşam ancak sende görülür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder