HZ. IBRAHİM HANİF IMAN
Sen
yüzünü hanif olarak dine,
|
Allah
insanları hangi fıtrat üzere
|
yaratmışsa
ona çevir.
|
Allah'ın
yarattığında değişme yoktur.
|
İşte
dosdoğru din budur. Fakat insanların EKSERİYETİ bilmez.
|
(Rum/30)
|
Ne mutlu İNSANLARIN DİNLERİ ile uğraşmak için
değil, ALLAH İNDİNDEKİ DİN’i
anlayıp gereğini yaşamak gayesi ile varolmuşlara…
Ve Ne Mutlu o insana (İbrahim SvS) ki; kendisine zerre kadar uyarı/bilgi/vahy/işaret gelmemesine rağmen, en büyük nimet olan AKLı kullanarak Wahid/Ehad olanı bulana... Ve Din'i, SADECE O EHAD olana has kılana...
Ve Ne Mutlu o insana (İbrahim SvS) ki; kendisine zerre kadar uyarı/bilgi/vahy/işaret gelmemesine rağmen, en büyük nimet olan AKLı kullanarak Wahid/Ehad olanı bulana... Ve Din'i, SADECE O EHAD olana has kılana...
Sembolik olarak anlatılan "Eleste
BiRabbikum-Qalu Belê"
aslında Allah'ın fıtratımızda var ettiği, var dediği, Kendisinden Başka
İlah ve
şeriki Olmadığı inancı bizlerin öz benliklerinde var. Bu bizlerin
FITRATINDA var. İşte bulandırılmamış, katıksız halde olan bu FITRAT
imanını,
Kur'an bizlere, HANİF İMAN olarak tanıtıyor. Öz/Çekirdek dediğimiz bu
imana daha
sonradan anne, baba (atalar), sosyal çevre, eğitim, kişinin kendi
seçimleri,
ulvi ve sufli eğilimleri etkiliyor.
30/30-O halde yüzünü bir hanif olarak dine tut,
Allah' ın insanları kendisi üzerine yarattığı
fıtratına.
Allah'ın yaratışında değişme yoktur, dosdoğru sabit din odur. Fakat
insanların
çoğu bilmezler.
İnananlar; YA HANİFTİR YA DA MÜŞRİK !!! Çoğu
zaman Yüce
Allah, Elçilerini (Hepsine Selam ve Salat olsun) bugünkü tanımı ile
ateistler
için değil şirk belasına bulaşmış inananların, bu beladan kurtulması,
yeniden
hatırlatma ve şirki bertaraf etmek için göndermiştir. Bir şirk ehli
müslümanın
şirkte oluşunu kabul etmesi, ateist birinin Allah'ı kabulünden daha
zordur. Bu
bağlamda konuyu Hz. İbarhim'e gitirir isek; ayetlerde ön plana çıkan İki
unsurun
dikkat çekici olduğu görülür:
1- Hanif
2- Şirk
Birbirlerinin TAM zıddı olan iki kavram. Allah;
Hz
İbrahim'in hanif oluşunu anlattığı ayetlerde "Wema Kane Minel Müşrikin"
"O
müşriklerden değildi/olmadı" ifadesinin tekerrüren vurgulaması dikkat
çekicidir:
وَقَالُوا كُونُوا هُودًا أَوْ نَصَارَى تَهْتَدُوا قُلْ
بَلْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ
حَنِيفًا
وَمَا كَانَ
مِنَ
الْمُشْرِكِينَ
2/135 - Bir de: "yahudi veya hıristiyan
olunuz ki,
hidayet bulasınız." dediler. Sen onlara de ki: "Hayır!
Hanif olarak
hakka tapan
İbrahim'in milleti'ne (uyarız) ki, o
hiçbir
zaman müşriklerden olmadı." |
مَا كَانَ إِبْرَاهِيمُ يَهُودِيًّا وَلَا نَصْرَانِيًّا
وَلَكِنْ كَانَ حَنِيفًا
مُسْلِمًا وَمَا
كَانَ
مِنَ الْمُشْرِكِينَ
3/67-İbrahim ne Yehudi nede Nasrânî idi
velâkin müslim bir hanif
idi ve müşriklerden olmamıştı. |
قُلْ صَدَقَ اللَّهُ فَاتَّبِعُوا
مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا
وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
3/95-De ki: Allah doğru buyurmuştur. O halde
Hanif olarak İbrahim'in Millet'ine tabi
olun.
O, müşriklerden değildi. |
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ
لِلَّذِي
فَطَرَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ حَنِيفًا
وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ
6/79-Ben hanîf
olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan var edene
çevirdim
ve ben müşriklerden değilim. |
قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي
رَبِّي إِلَى
صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ
حَنِيفًا
وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
6/161-De ki: Şüphesiz Rabb'im, beni dosdoğru
yola
iletti. Hanif olan İbrahim'in Millet'ine. Ve
o,
müşriklerden olmadı. |
إِنَّ إِبْرَاهِيمَ كَانَ أُمَّةً قَانِتًا لِلَّهِ
حَنِيفًا
وَلَمْ يَكُ
مِنَ
الْمُشْرِكِينَ
16/120-Muhakkak ki İbrahim başlı başına bir
ümmet idi,
Allaha itaat eden bir hanif
idi ve hiç bir zaman müşriklerden olmadı. |
ثُمَّ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ أَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ
إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا
وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
16/123-Sonra sana: Hanif olarak İbrahim'in
Millet'ine tâbi ol ve o hiç bir zaman
müşriklerden olmadı, diye vahyettik. |
Yukarıdaki bu ayetler incelendiğinde kolayca
anlaşılır
ki; Haniflik= Müşrikliğin TAM zıddı!, Allah'a HİÇ BİR ŞEYİ ortak koşmama
hali
veya diğer bir deyim ile SIFIR ŞİRK ile Allah'a imandır. İşte Fıtrat
dini olarak
nitelenen haniflik ANCAK sorgulama ile ulaşılır. Yoksa annesi ve babası
müslüman
olduğu için müslüman olmakla değil!!!
Hıristiyan veya Yahudi anne-babadan doğanın
suçu nedir?
Müslüman anne-babadan doğmuş olsalardı büyük ihtimalle Müslüman olarak
kalacaklardı. Peki tam burada sormak lazım. (haşa) Müslüman anne-babadan
doğanlara Allah torpil mi geçmiştir? Bu soru üzerinde ibretle düşünmek
lazım.
İşte o zaman anlaşılır ki; inananlar Ya Haniftir Yada Müşrik!!! Allah
El
ADL'dır. Çok adaletlidir, çooooook!
İbrahim (AS)'ın imanı nasıl sorguladığını
ayetlere
bakarak görelim:
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ ءَازَرَ أَتَتَّخِذُ
أَصْنَامًا ءَالِهَةً إِنِّي أَرَاكَ وَقَوْمَكَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
6/74-
Vaktiyle İbrahim babası Azer'e: Sen putları bir sürü tanrılar
ediniyorsun
öyle mi? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum.
demişti. |
وَكَذَلِكَ نُرِي إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ
السَّمَوَاتِ
وَالْأَرْضِ وَلِيَكُونَ مِنَ الْمُوقِنِينَ
6/75- Böylece
İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk ki,
kesin inananlardan olsun. |
فَلَمَّا جَنَّ عَلَيْهِ اللَّيْلُ
رَأَى كَوْكَبًا قَالَ هَذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَا أُحِبُّ
الْآفِلِينَ
6/76- Üzerini gece
kaplayınca bir yıldız gördü: Rabbim
budur! dedi. Batıverince
de: Batanlara muhabbetim yoktur. dedi. |
فَلَمَّا رَأَى الْقَمَرَ
بَازِغًا
قَالَ هَذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَئِنْ لَمْ يَهْدِنِي
رَبِّي
لَأَكُونَنَّ مِنَ الْقَوْمِ الضَّالِّينَ
6/77- Ay'ı doğarken
görünce: Rabb'im
budur! dedi. Batınca da: Ahd olsun ki, Rabb'im bana doğru yolu
göstermemiş olsaydı, muhakkak ki,
sapkın topluluktan
biri olacakmışım. dedi. |
فَلَمَّا رَأَى
الشَّمْسَ
بَازِغَةً قَالَ هَذَا رَبِّي هَذَا أَكْبَرُ فَلَمَّا أَفَلَتْ قَالَ
يَاقَوْمِ إِنِّي بَرِيءٌ مِمَّا تُشْرِكُونَ
6/78- Güneşi doğmak
üzere görünce: Rabb'im
budur! bu en büyük! dedi. O da
batınca: Ey kavmim, haberiniz olsun, ben sizin şirk
koştuğunuz şeylerden
beriyim! dedi. |
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي
فَطَرَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ حَنِيفًا
وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ
6/79-Ben hanîf
olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan var
edene
çevirdim ve ben müşriklerden değilim. |
Ayetlerde de açıkça
görüldüğü
gibi Hz. İbrahim bu şekilde sorgulayarak gerçek iman etme şekli olan
veAllah'ımızn; fıtratımıza en uygun Din dediği ve de Hz Muhammed
şahsında tüm
inananlara emrettiği Hanifliği böyle buluyor.
Bunu da belirttikten
sonra
ayetlere kaldığımız yerden devam edelim:
وَحَاجَّهُ قَوْمُهُ قَالَ أَتُحَاجُّونِّي فِي اللَّهِ
وَقَدْ هَدَانِ وَلَا أَخَافُ مَا تُشْرِكُونَ بِهِ إِلَّا أَنْ
يَشَاءَ رَبِّي
شَيْئًا وَسِعَ رَبِّي كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا أَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
6/80- Kavmi de
onunla tartışmaya kalkıştı. O da dedi ki: Bana
hakikati doğrudan
doğruya gösterdiği halde Allah hakkında benimle mücadeleye mi
kalkışıyorsunuz?
Sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden ise, ben hiçbir zaman korkmam.
Rabb'im
dilemedikçe onlar bana hiçbir şey yapamaz. Rabb'imin ilmi, her şeyi
kuşatmıştır.
Artık iyice bir düşünmez misiniz? |
وَكَيْفَ أَخَافُ مَا أَشْرَكْتُمْ وَلَا تَخَافُونَ
أَنَّكُمْ أَشْرَكْتُمْ بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ عَلَيْكُمْ
سُلْطَانًا فَأَيُّ الْفَرِيقَيْنِ أَحَقُّ بِالْأَمْنِ إِنْ كُنْتُمْ
تَعْلَمُونَ
6/81- Hem nasıl olur da ben
Allah'a koştuğunuz ortaklardan korkarım; baksanıza
siz, Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak
koşmaktan
korkmazken! Şu halde korkudan emin olmaya iki taraftan hangisi daha
layık? Eğer
biliyorsanız söyleyin. |
الَّذِينَ ءَامَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا إِيمَانَهُمْ
بِظُلْمٍ أُولَئِكَ لَهُمُ الْأَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ
6/82- İman edip de
imanlarını bir haksızlıkla karıştırmayan kimseler,
işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler de
onlardır. |
وَتِلْكَ حُجَّتُنَا ءَاتَيْنَاهَا إِبْرَاهِيمَ عَلَى
قَوْمِهِ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَاءُ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ
عَلِيمٌ
6/83- Bu, kavmine karşı
Bizim İbrahim'e vermiş olduğumuz hüccetimizdir.
Biz dilediğimizi derecelere yükseltiriz. Şüphesiz Rabbin hikmet
sahibidir,
her şeyi bilendir. |
İbrahim (SvS)'ın hayatı Kur'an verilerine göre
incelendiğinde, birinci derecede ön plana çıkan tavrının SORGULAMA
olduğu
görülür. Bu konuda, yani sorgulama tutumunda kendisine asla
kişi/olay/anane gibi
istisna ve kayıt gibi sınırlama koymamıştır. Ve o kadar ileri gitmiştir
ki;
Allah'a TAM iman ile teslim olmasına rağmen, Allah'ın, ölüleri nasıl
yeniden
dirilttiğini sorgulamıştır. Bu derece ileri gitmiş, sorgulama konusunda
sınır
tanımamıştır.
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي
الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِنْ قَالَ بَلَى وَلَكِنْ
لِيَطْمَئِنَّ
قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ
ثُمَّ
اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ
يَأْتِينَكَ
سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
2/260-Hani İbrahim:
"Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Allah ona:)
"İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak
kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört
kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir
parçasını bir
dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil
ki,
şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." |
..."Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için"...Yani; "Allah'ım senin sonsuz kudret sahibi olduğunu biliyor ve her türlü yaratmayı yapabileceğini AKLen biliyorum... Fakat gönlümün de aklım gibi %100 KESIN olarak TATMIN olmasını istiyorum" demek istemiş oluyor. Kalbin tatmin olma arzusunu sinede gizlemektense zaten yüreklerin özünü bilen Allah'a dürüstçe ve alışılmamış bir cesaret/açık yüreklilik (İki yüzlülüğün TAM zıddı) ile Yaratan'a arzetmiştir.
وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ
وَهُوَ مُحْسِنٌ وَاتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ
حَنِيفًا
وَاتَّخَذَ اللَّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلًا
4/125-İyilik yaparak kendini
Allah'a teslim eden ve hanif
olarak
İbrahim'in Millet'ine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah,
İbrahim'i dost edinmiştir. |
Ne mutlu İNSANLARIN DİNLERİ
ile uğraşmak için değil, ALLAH İNDİNDEKİ DİN’i anlayıp
gereğini yaşamak gayesi ile varolmuşlara…
|
Oysa 21. asırda olmamıza rağmen, bilgisayar
çağında olmamıza rağmen, her
türlü bilgiye anında ulaşabilme imkanımıza rağmen; Allah'ımızı ve
dinimizi,
Rabb'imizin sözleriyle anlamak/idrak etmek yerine, çeşitli payeler ve
kutsiyet
verdiğimiz bir takım insanların DİN adına Allah adına kabullerini kendi
kabullerimiz saydık. Onların bu konudaki anlayışlarını kendi anlayışımız
kabul
ettik. Hatta bu konuta fütursuzca o kadar ileri gittik ki; TEK olan
muvahhid DİN i sayısız parçaya, en azından 4 ana parçaya böldük (Hanefi,
Şafi,
Maliki, Hambeli) ve HAK gibi kutsal bir kelimeyi şu ünlü
cümlemizin/kuralımızın
başına getirdik " 4 HAK Mezhep" diye.Ve de, bunlardan birine intisap
etme kuralı
getirdik. NEYE GÖRE, Hangi delile göre, Allah'ın hangi ayet/emri ile
diye
sormadan peşin bir kabul ile....Aklımızı bloke edip başkalarının eline
verdik.Ve
en üstün yaratılmış olan insanoğluna yaraşmayacak bir tutum ile
UTANMADAN,
Allah'a karşı adeta tüm hayasızlık ve cürretimiz ile karşı gelircesine
ama O'nun
adına imiş gibi "Ictihat kapısı kapanmıştır" dedik.
Bunun türkçesi şudur: "Ey Allah'a inandığını
farzeden kuru müslüman
kalabalığı, sizden önce allameler ! dini her türlü yönüyle en ince
tedayına
kadar açıklamışlar. Dolayısı ile sizin artık Kur'an okuyup tetkik
yapmanıza
gerek yok" İşte 14 asırdır Kur'anın duvarda asılı kalma sebebi....Niçin
asılı
kalmasın ki; nasıl olsa HER TÜRLÜ! bilgi/detay açıklanmış ne gereği
vardı." Üstelik
sen kendi kafana Kur'anı okuyup anlayacağını mı sanıyorsun...Yoksa sen
kendini
AKıL sahibi mi sanıyorsun...Bir kere Kur'anı anlayabilmen için 12 ilmi
bilmen
lazım. Nedir bu 12 ilim : "Hadis, Fıkıh, Kelam..............!? " Bunlar
aslında
Yöntem ve Kurallar topluluğudur. Bu Yöntemlerin adını da ILIM koyduk.
Meğer
ilim ne basit imiş...Ilim kelimesinin içine de ettik. Peki Allah'ımız bu
konuda
ne diyor?
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْءَانَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ
مُدَّكِرٍ
54/17. And
olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık;
öğüt alan var mı?
|
Sadece Kamer süresinde aynı ayet 4 kez tekrar ediliyor. 54/17 -54/22 -54/32 -54/39 Acaba ısrarla Allah niçin vurguluyor?
Şimdi önümüzde bariz şekilde 2 yol/ayrım
var:
1- Birileri: "Kur'anı kendi başınıza okuyup
anlayamazsınız" diyor.
2- Allah ise defalarca vurgulayarak "And olsun
ki Kuran'ı, öğüt olsun diye
kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?" diyor.
Bu 2 şıktan bir tanesi yalan. Size göre hangisi
yalan? Seçiminizi yapmış
mıydınız? Yoksa hala başkalarının yorumuna/güdümüne Teslim(islam) olup
beyninizi
ipotek altına mı aldıracaksınız. Şu bilinmeli ki ANCAK Allah'a Teslim
olmakla
İslam olunur. İslam olmakla da işlem tamam olmuyor. Hatta ki; SIFIR
şirki
yakalayana.........Yani; HANIF olana dek!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder