7 Haziran 2013 Cuma

HZ İBRAHİM VE HANİF İMAN

HZ. IBRAHİM HANİF IMAN
Sen yüzünü hanif olarak dine,
Allah insanları hangi fıtrat üzere
yaratmışsa ona çevir.
Allah'ın yarattığında değişme yoktur.
İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların EKSERİYETİ bilmez.
(Rum/30)
Ne mutlu İNSANLARIN DİNLERİ  ile uğraşmak için değil, ALLAH İNDİNDEKİ DİN’i anlayıp gereğini yaşamak gayesi ile varolmuşlara…
Ve Ne Mutlu o insana (İbrahim SvS) ki; kendisine zerre kadar uyarı/bilgi/vahy/işaret gelmemesine rağmen, en büyük nimet olan AKLı kullanarak Wahid/Ehad olanı bulana...  Ve Din'i, SADECE O EHAD olana has kılana...
Sembolik olarak anlatılan "Eleste BiRabbikum-Qalu Belê" aslında Allah'ın fıtratımızda var ettiği, var dediği, Kendisinden Başka İlah ve şeriki Olmadığı inancı bizlerin öz benliklerinde var.  Bu bizlerin FITRATINDA var. İşte bulandırılmamış, katıksız halde olan bu FITRAT imanını, Kur'an bizlere, HANİF İMAN olarak tanıtıyor. Öz/Çekirdek dediğimiz bu imana daha sonradan anne, baba (atalar), sosyal çevre, eğitim, kişinin kendi seçimleri, ulvi ve sufli eğilimleri etkiliyor.
30/30-O halde yüzünü bir hanif olarak dine tut, Allah' ın insanları kendisi üzerine yarattığı fıtratına. Allah'ın yaratışında değişme yoktur, dosdoğru sabit din odur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
 
İnananlar; YA HANİFTİR YA DA MÜŞRİK !!! Çoğu zaman Yüce Allah, Elçilerini (Hepsine Selam ve Salat olsun) bugünkü tanımı ile ateistler için değil şirk belasına bulaşmış inananların, bu beladan kurtulması, yeniden hatırlatma ve şirki bertaraf etmek için göndermiştir. Bir şirk ehli müslümanın şirkte oluşunu kabul etmesi, ateist birinin Allah'ı kabulünden daha zordur. Bu bağlamda konuyu Hz. İbarhim'e gitirir isek; ayetlerde ön plana çıkan İki unsurun dikkat çekici olduğu görülür:
1- Hanif
2- Şirk
Birbirlerinin TAM zıddı olan iki kavram. Allah; Hz İbrahim'in hanif oluşunu anlattığı ayetlerde "Wema Kane Minel Müşrikin" "O müşriklerden değildi/olmadı" ifadesinin tekerrüren vurgulaması dikkat çekicidir:

وَقَالُوا كُونُوا هُودًا أَوْ نَصَارَى تَهْتَدُوا قُلْ بَلْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
2/135 - Bir de: "yahudi veya hıristiyan olunuz ki, hidayet bulasınız." dediler. Sen onlara de ki: "Hayır! Hanif olarak hakka tapan İbrahim'in milleti'ne (uyarız) ki, o hiçbir zaman müşriklerden olmadı."


مَا كَانَ إِبْرَاهِيمُ يَهُودِيًّا وَلَا نَصْرَانِيًّا وَلَكِنْ كَانَ حَنِيفًا مُسْلِمًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
3/67-İbrahim ne Yehudi  nede Nasrânî idi velâkin müslim bir hanif idi ve müşriklerden olmamıştı.


قُلْ صَدَقَ اللَّهُ فَاتَّبِعُوا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
3/95-De ki: Allah doğru buyurmuştur. O halde Hanif olarak İbrahim'in Millet'ine tabi olun. O, müşriklerden değildi.

إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ
6/79-Ben hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve ben müşriklerden değilim.

قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي رَبِّي إِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
6/161-De ki: Şüphesiz Rabb'im, beni dosdoğru yola iletti. Hanif olan İbrahim'in Millet'ine. Ve o, müşriklerden olmadı.


إِنَّ إِبْرَاهِيمَ كَانَ أُمَّةً قَانِتًا لِلَّهِ حَنِيفًا وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
16/120-Muhakkak ki İbrahim başlı başına bir ümmet idi, Allaha itaat eden bir hanif idi ve hiç bir zaman müşriklerden olmadı.


ثُمَّ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ أَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
16/123-Sonra sana: Hanif olarak İbrahim'in Millet'ine tâbi ol ve o hiç bir zaman müşriklerden olmadı, diye vahyettik.
Yukarıdaki bu ayetler incelendiğinde kolayca anlaşılır ki; Haniflik= Müşrikliğin TAM zıddı!, Allah'a HİÇ BİR ŞEYİ ortak koşmama hali veya diğer bir deyim ile SIFIR ŞİRK ile Allah'a imandır. İşte Fıtrat dini olarak nitelenen haniflik ANCAK sorgulama ile ulaşılır. Yoksa annesi ve babası müslüman olduğu için müslüman olmakla değil!!!
Hıristiyan veya Yahudi anne-babadan doğanın suçu nedir? Müslüman anne-babadan doğmuş olsalardı büyük ihtimalle Müslüman olarak kalacaklardı. Peki tam burada sormak lazım. (haşa) Müslüman anne-babadan doğanlara Allah torpil mi geçmiştir? Bu soru üzerinde ibretle düşünmek lazım. İşte o zaman anlaşılır ki; inananlar Ya Haniftir Yada Müşrik!!!  Allah El ADL'dır. Çok adaletlidir, çooooook!
İbrahim (AS)'ın imanı nasıl sorguladığını ayetlere bakarak görelim:
 

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ ءَازَرَ أَتَتَّخِذُ أَصْنَامًا ءَالِهَةً إِنِّي أَرَاكَ وَقَوْمَكَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
6/74- Vaktiyle İbrahim babası Azer'e: Sen putları bir sürü tanrılar ediniyorsun öyle mi? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum. demişti.

وَكَذَلِكَ نُرِي إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلِيَكُونَ مِنَ الْمُوقِنِينَ
6/75- Böylece İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.


فَلَمَّا جَنَّ عَلَيْهِ اللَّيْلُ رَأَى كَوْكَبًا قَالَ هَذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَا أُحِبُّ الْآفِلِينَ
6/76- Üzerini gece kaplayınca bir yıldız gördü: Rabbim budur! dedi. Batıverince de: Batanlara muhabbetim yoktur. dedi.

فَلَمَّا رَأَى الْقَمَرَ بَازِغًا قَالَ هَذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَئِنْ لَمْ يَهْدِنِي رَبِّي لَأَكُونَنَّ مِنَ الْقَوْمِ الضَّالِّينَ
6/77- Ay'ı doğarken görünce: Rabb'im budur! dedi. Batınca da: Ahd olsun ki, Rabb'im bana doğru yolu göstermemiş olsaydı, muhakkak ki, sapkın topluluktan biri olacakmışım. dedi.


 

فَلَمَّا رَأَى الشَّمْسَ بَازِغَةً قَالَ هَذَا رَبِّي هَذَا أَكْبَرُ فَلَمَّا أَفَلَتْ قَالَ يَاقَوْمِ إِنِّي بَرِيءٌ مِمَّا تُشْرِكُونَ
6/78- Güneşi doğmak üzere görünce: Rabb'im budur! bu en büyük! dedi. O da batınca: Ey kavmim, haberiniz olsun, ben sizin şirk koştuğunuz  şeylerden beriyim! dedi.


 


إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ
6/79-Ben hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve ben müşriklerden değilim.
Ayetlerde de açıkça görüldüğü gibi Hz. İbrahim bu şekilde sorgulayarak gerçek iman etme şekli olan veAllah'ımızn; fıtratımıza en uygun Din dediği ve de Hz Muhammed şahsında tüm inananlara emrettiği Hanifliği böyle buluyor.
Bunu da belirttikten sonra ayetlere kaldığımız yerden devam edelim:
 


وَحَاجَّهُ قَوْمُهُ قَالَ أَتُحَاجُّونِّي فِي اللَّهِ وَقَدْ هَدَانِ وَلَا أَخَافُ مَا تُشْرِكُونَ بِهِ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ رَبِّي شَيْئًا وَسِعَ رَبِّي كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا أَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
6/80- Kavmi de onunla tartışmaya kalkıştı. O da dedi ki: Bana hakikati  doğrudan doğruya gösterdiği halde Allah hakkında benimle mücadeleye mi kalkışıyorsunuz? Sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden ise, ben hiçbir zaman korkmam. Rabb'im dilemedikçe onlar bana hiçbir şey yapamaz. Rabb'imin ilmi, her şeyi kuşatmıştır. Artık iyice bir düşünmez misiniz?


وَكَيْفَ أَخَافُ مَا أَشْرَكْتُمْ وَلَا تَخَافُونَ أَنَّكُمْ أَشْرَكْتُمْ بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا فَأَيُّ الْفَرِيقَيْنِ أَحَقُّ بِالْأَمْنِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
6/81- Hem nasıl olur da ben Allah'a koştuğunuz ortaklardan korkarım; baksanıza siz, Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaktan korkmazken! Şu halde korkudan emin olmaya iki taraftan hangisi daha layık? Eğer biliyorsanız söyleyin.

الَّذِينَ ءَامَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا إِيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ أُولَئِكَ لَهُمُ الْأَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ
6/82- İman edip de imanlarını bir haksızlıkla karıştırmayan kimseler, işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler de onlardır.


وَتِلْكَ حُجَّتُنَا ءَاتَيْنَاهَا إِبْرَاهِيمَ عَلَى قَوْمِهِ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَاءُ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
6/83- Bu, kavmine karşı Bizim İbrahim'e vermiş olduğumuz hüccetimizdir. Biz dilediğimizi derecelere yükseltiriz. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi bilendir.

İbrahim (SvS)'ın hayatı Kur'an verilerine göre incelendiğinde, birinci derecede ön plana çıkan tavrının SORGULAMA olduğu görülür. Bu konuda, yani sorgulama tutumunda kendisine asla kişi/olay/anane gibi istisna ve kayıt gibi sınırlama koymamıştır. Ve o kadar ileri gitmiştir ki; Allah'a TAM iman ile teslim olmasına rağmen, Allah'ın, ölüleri nasıl yeniden dirilttiğini sorgulamıştır. Bu derece ileri gitmiş, sorgulama konusunda sınır tanımamıştır.

وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِنْ قَالَ بَلَى وَلَكِنْ لِيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
2/260-Hani İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Allah ona:) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."

..."Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için"...Yani; "Allah'ım senin sonsuz kudret sahibi olduğunu biliyor ve her türlü yaratmayı yapabileceğini AKLen biliyorum... Fakat gönlümün de aklım gibi %100 KESIN olarak TATMIN olmasını istiyorum" demek istemiş oluyor. Kalbin tatmin olma arzusunu sinede gizlemektense zaten yüreklerin özünü bilen Allah'a dürüstçe ve alışılmamış bir cesaret/açık yüreklilik (İki yüzlülüğün TAM zıddı) ile Yaratan'a arzetmiştir.

وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ وَاتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَاتَّخَذَ اللَّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلًا
4/125-İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif  olarak İbrahim'in Millet'ine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir.

Ne mutlu İNSANLARIN DİNLERİ ile uğraşmak için değil, ALLAH İNDİNDEKİ DİN’i anlayıp gereğini yaşamak gayesi ile varolmuşlara…
Oysa 21. asırda olmamıza rağmen, bilgisayar çağında olmamıza rağmen, her türlü bilgiye anında ulaşabilme imkanımıza rağmen; Allah'ımızı ve dinimizi, Rabb'imizin sözleriyle anlamak/idrak etmek yerine, çeşitli payeler ve kutsiyet verdiğimiz bir takım insanların DİN adına Allah adına kabullerini kendi kabullerimiz saydık. Onların bu konudaki anlayışlarını kendi anlayışımız kabul ettik. Hatta bu konuta fütursuzca o kadar ileri gittik ki; TEK olan muvahhid DİN i sayısız parçaya, en azından 4 ana parçaya böldük (Hanefi, Şafi, Maliki, Hambeli) ve HAK gibi kutsal bir kelimeyi şu ünlü cümlemizin/kuralımızın başına getirdik " 4 HAK Mezhep" diye.Ve de, bunlardan birine intisap etme kuralı getirdik. NEYE GÖRE, Hangi delile göre, Allah'ın hangi ayet/emri ile diye sormadan peşin bir kabul ile....Aklımızı bloke edip başkalarının eline verdik.Ve en üstün yaratılmış olan insanoğluna yaraşmayacak bir tutum ile UTANMADAN, Allah'a karşı adeta tüm hayasızlık ve cürretimiz ile karşı gelircesine ama O'nun adına imiş gibi "Ictihat kapısı kapanmıştır" dedik.
Bunun türkçesi şudur: "Ey Allah'a inandığını farzeden kuru müslüman kalabalığı, sizden önce allameler ! dini her türlü yönüyle en ince tedayına kadar açıklamışlar. Dolayısı ile sizin artık Kur'an okuyup tetkik yapmanıza gerek yok" İşte 14 asırdır Kur'anın duvarda asılı kalma sebebi....Niçin asılı kalmasın ki; nasıl olsa HER TÜRLÜ! bilgi/detay açıklanmış ne gereği vardı." Üstelik sen kendi kafana Kur'anı okuyup anlayacağını mı sanıyorsun...Yoksa sen kendini AKıL sahibi mi sanıyorsun...Bir kere Kur'anı anlayabilmen için 12 ilmi bilmen lazım. Nedir bu 12 ilim : "Hadis, Fıkıh, Kelam..............!? " Bunlar aslında Yöntem ve Kurallar topluluğudur. Bu Yöntemlerin adını da ILIM koyduk. Meğer ilim ne basit imiş...Ilim kelimesinin içine de ettik. Peki Allah'ımız bu konuda ne diyor?

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْءَانَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
54/17. And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan var mı?

Sadece Kamer süresinde aynı ayet 4 kez tekrar ediliyor. 54/17 -54/22 -54/32 -54/39 Acaba ısrarla Allah niçin vurguluyor?


Şimdi önümüzde bariz şekilde 2 yol/ayrım var:
1- Birileri: "Kur'anı kendi başınıza okuyup anlayamazsınız" diyor.
2- Allah ise defalarca vurgulayarak "And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?" diyor.
Bu 2 şıktan bir tanesi yalan. Size göre hangisi yalan? Seçiminizi yapmış mıydınız? Yoksa hala başkalarının yorumuna/güdümüne Teslim(islam) olup beyninizi ipotek altına mı aldıracaksınız. Şu bilinmeli ki ANCAK Allah'a Teslim olmakla İslam olunur. İslam olmakla da işlem tamam olmuyor. Hatta ki; SIFIR şirki yakalayana.........Yani; HANIF olana dek!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder